Resmî dili Türkçe olan ülkemizde son yıllarda işyerlerinden tutun çocukların isimlerine varıncaya kadar sempatizanlık mı, yoksa özenti mi anlayamadığım bir şekilde yabancılaşmaya başladık.
Bundan dolayı birçok belediye, beldelerinde, şehirlerinde yabancı işyeri açılışı yapılmasına izin vermezken; şimdiler de oteller başta olmak üzere Alışveriş Merkezlerinde (AVM) Türkçe’den sonra yabancı dille yazılmış tabelalar boy gösteriyor.
Daha dün gibi hatırlıyorum. İlkokul yıllarında güzel Türkçe konuşma ve hızlı okuma yarışmaları yapar, dereceye girenlere öğretmenimiz tarafından çeşitli hediyeler verilirdi.
Ortaokulda da Gazi Üniversitesi’nde Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Başkanlığı da yapan Ahıska Türklerinden Hocam Rahmetli Yunus Zeyrek, bize arı yani saf Türkçe konusunda örneklemelerde bulunurdu.
Aslında o yıllardan bu zamana baktığımızda çok uzun zaman geçmemesine rağmen resmî dilimiz Türkçe aşırı şekilde deformasyona uğrayarak bozuldu.
Bu yetmiyormuş gibi girişte de ifade ettiğim gibi gerek özenti, gerek sempati duyma, gerekse başka nedenlerle işyerleri isimleri yabancılaştı, yabancılaştırıldı.
Sanki bunda bir abes durum yokmuşçasına, sosyal medyada, akıllı telefonlarda ve birçok işyerlerinde de İngilizce ve Arapça tabelalar kullanılır oldu.
Geçen hafta görüştüğümüz, 12 Aralık 1999 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden merhum 21. Dönem Çanakkale Milletvekili Sıtkı Turan’ın eşi emekli edebiyat öğretmenim Emine Turan da sohbet esnasında bu durumu dile getirdi.
Çanakkale’de gittiği bir düğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimindeki yıldızlı otelimizde vakit namazını kılmak isteyen Emine Turan hocam, İngilizce tabelalar harici hiçbir Türkçe tabelası olmaması nedeniyle mescidi bulmakta zorluk çekiyor, hatta mescid bulamıyor.
Konuyu otelin ilgili müdür ve personeline de anlatan Emine Turan hocam konuyu bizimle paylaşınca “Ah Türkçemiz, Vah Türkçemiz” demekten kendimizi alamadık.
Yaşadığı bu sıkıntıyı il valisi ile yetkililere anlatmak istediğini söyleyen Emine Turan hocama hak vermemek elimde olmadığı için ben de köşemde dile getirmeyi uygun gördüm.
Gerek Emine hocamın başına gelen, gerekse büyük şehirler başta olmak üzere yabancılaştırılan bu duruma bence bir şekilde dur denilmesi çok elzem.
Tabelalar yabancılaşıyor diye düşünüyorum kesinlikle yabancı dil karşıtı olduğumuz şekilde bir düşünceye de kapılınsın istemem.
Öyle ki; her zaman bir dil (lisan) bir insan, iki dil iki insan diye düşünenlerdenim.
Yazımda dile getirmek istediğim sadece Türkçemizin eskisi gibi işyerlerimizde, tabelalarda kullanılması.
Bir yazımın daha sonuna gelirken; siz değerli okurlarıma sağlıklı ve mutlu günler diliyor, Allah’a emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla…
Sabri Karakaya