CİĞER SARMA TAS KEBABI Hakan Türksoy

CİĞER SARMA TAS KEBABI                   Hakan Türksoy

Bir ara komşu Yunanistan'ın ekonomisi bozulmuştu. Emeklisi, memuru, işçisi tüm Yunanistan sokaklara dökülmüştü...
Olup biteni televizyonlardan izlemiştik. O zamanlar komşunun iktidardan istedikleri bize göre komikti.
Emekliler "siyah havyar yeme özgürlüğümüzü elimizden aldınız." İşçiler, memurlar "sirtaki oynarken özgürce tabak kıramıyoruz" diye bağırıyordu(!)
Askerde istihkam sınıfındaydım.. Bizim bölüğün branşı gizleme ve tahrip idi.
Tatbikatlarda sahte askeri bölge kurma ve gizleme işini bizim bölük yapıyordu.
Düşmanı yanıltmak için soba borularından tank, top, tüfek falan yapıyor gerçek askeri birliği bir kaç kilometre ileriye gizli yorduk.
Yüksek rütbeli subaylar üstümüzden helikopterle geçip sahtesinin ve gerçeğinin doğru yapılıp yapılmadığını kontrol ediyordu.
Avrupa Birliği Yunanistan'a tarım alanlarını geliştirsin diye para vermiş. Bunlar uyanıklık yapıp tıpkı bizim askerde yaptığımız gibi sahte zeytinlik alanları kurmuşlar, paraları da sirtaki oynarken yemişler iyi mi?
Aradan kaç yıl geçti öyle ya da böyle Yunanistan dimdik ayakta duruyor. Bizim sorunlarımız ise artarak devam ediyor.
Bu arada "sadece İstanbul'un nüfusu Yunanistan'ın iki katı. O kadar insanı beslemek kolay" diyenler var.
Bu doğru ama iş aşçı da. Aşçı becerikli oldu mu herkesin karnı doyar. Mesele becerikli aşçıyı bulmak.
Yanlış anlaşılmasın bizler sıkıntıya alışık, sabırlı bir milletiz.
Fakat sabır da bir yere kadar. Bozuk ekonomi, düşük ücretler, yüksek ev kiraları hepimizi dertli yaptı.
Herkes dertli olduğu için derdini anlatacak kimseyi bulamıyorsun.
Mağdurum diyorsun. Nasıl ve neden mağdur edildiğini anlatıyorsun. Dinleyenlerin hepsi hak veriyor ama sonuç yok. Mağdur vaziyette ortada kalıyorsun(!)
Hazır su kullanan biri anlattı. Son aldığı suda değişik bir koku olduğu için firmayı aramış.
Firma, son gelen sulardan çok şikayet olduğunu, kokunun dolum tesisinden kaynaklandığı, dolum tesisini değiştirdiklerini söyleyip değiştirdiği suyunda parasını almış.
Başka biri oturduğu sitede mantolama yapılırken ustaların aracının camına taş düşürdüğünü ve camın çatladığını anlattı.
Aracının kaskosu olmadığı için camı kendi cebinden değiştirmiş.
İkisine de haklarını neden aramadıklarını sordum. "Kimi kime şikayet edelim?" dediler.
"Olur mu öyle şey? Site yönetimine söyleseydin." dedim.
"Abi ben kiracıyım, gıcık falan kaparlar." dedi.
Uzatmayayım bizler ciğer sarma, tas kebabı falan istemiyoruz.
Üç kuruş para alırken hiç olmazsa sahip çıkanımız olsun.
Önümüzde bayram var. Ne yazık ki bu bayramda da emekliler torunlarının yüzüne bakamayacak?