DAYI BELGESELİ (2) Hakan Türksoy

Hayatta kalmaya çalışan emekliler 2025 yılının son dini bayramı öncesi tekrar seslerini duyurmaya çalışırken belgeselciler de boş durmuyor.
Hemen her şehirde emeklilerin toplandığı bir park, bir meydan var. Belgeselciler buraları film stüdyosuna benzetip çekim yapmışlar. O belgesel şöyle başlıyor; "Burada metrekareye yaklaşık 16 adet dayı düşüyor. Sabah saat 9.00'da belediye otobüslerine ücretsiz binen bu dayılar süzüle süzüle bu parka geliyorlar. Aha işte dayım süzüle süzüle gidiyor.
Bu dayılara soğuk, yağmur, kar fırtına işlemiyor." diyerek sanki farklı bir canlı kolonisinden bahsediyorlar.
Süleymanpaşa'da Belediyenin Mutlu Kent Çay Bahçelerinde toplanan o dayılara, teyzelerde eşlik ediyor.
Belediyenin ücretsiz verdiği çay fişi biten dayılar, iyi havalarda kendilerini AVM'nin önüne, sert havalarda AVM'nin içine atıyor.
Her ne kadar dikkat çekseler de dayı var, dayı var. Bizde her zaman kurunun yanında yaşta yanıyor.
Üç-beş yıl önce bir reklamda "şimdiki emekliler bir başka oluyor" demişlerdi. Bu slogan birçok dayıya, teyzeye moral olmuştu.
Arkasından enflasyon patladı, emeklilerin %98'i önce yoksullaştı, sonra aç kaldı. Herkes yoksul ve aç olunca başkalık falan kalmadı.
Yaş gereği zaten çökmüş ya da çökmeye başlamış bedenlere birde çöken psikolojiler eklendi.
Birkaç yıl önce başka oluyor dedikleri dayılar, teyzeler ucuz et- kıyma kuyruğuna girerken bazı dayı ve teyzelerde pazar yerlerindeki artıklarını toplamaya, çöp kutularını karıştırmaya başladılar.
Evi olmayan birçok emeklinin yarını ev sahibinin iki dudağı arasında kaldı.
Ev sahipleri emekli maaşlarının hepsini istiyor. Emekli maaşlarına üç kuruş zam geliyor o zam da ev sahibine gidiyor. Kimse bu konuyla ilgilenmiyor. Bu şartlarda bırakın yaşamayı nefes almak imkansız hale geldi.
Diğer yandan ne yazık ki Dede Korkut Hikayelerinden, torunlarından kaçan korkak dede hikayelerine geldik.
Böyle olmaması gerekiyordu. Hele %99'u Müslüman olan bir ülkede büyüklere yapılacak şey değil bu.
Hani bir Çin Atasözü ya da bir Kızılderili Atasözü diyerek başlarlar. Yazacağım cümle hiçbirine ait değil. İnsanlık tarihinden bu yana %99,5 şaşmayan bir tespit.
"İyi sandığımız insanların çoğu eline fırsat geçmemiş kötülerdir”" El alemin emeklisi dünyayı gezerken yazık oldu Türk emeklisine, yazık oldu binlerce dayıya, teyzeye.
Bu arada dayı belgeseli yapan beyinlere sesleniyorum. Yarın-öbür gün sizde dayı-teyze olacaksınız.
Böyle giderse acaba siz süzüle süzüle nereye gideceksiniz? İnsan olan bu belgeseli yapmadan önce dayıların, teyzelerin evlerinde ne yediklerini nasıl yaşadıklarını inceler.
Bu zamanda yoksulluğu, açlığı yazmayan, anlatmayan bırakın belgeselciliği insan değildir insan!