DEĞER-Sabri Karakaya

DEĞER-Sabri Karakaya

Değer verilmek, değer görmek sadece biz insanlar için değil; onların etinden sütünden faydalandığımız hatta faydalanmadığımız ama bizlere yarenlik eden evlerimizde, bahçelerimizde beslediğimiz tüm canlılar için önemlidir.

Peki; bulunduğumuz veya bulunduğunuz ortamda kendimizden veya kendinizden başlayarak değer gördüğünüze inanıyor musunuz?

Öncelikle biz başkalarına, sokak hayvanlarına, girişte de ifade ettiğim gibi etinden sütünden faydalandığımız veya faydalanmadığımız bizlere yarenlik eden kedi, köpek ve diğer canlılara gerektiği değeri gösterebiliyor muyuz?

Bir canlıyı seven, onu besleyen, ona zarar gelmesini istemeyen kişinin başka bir insana da zarar verebileceğini düşünmek bile istemeyiz.

Buradan şöyle bir geçiş yapmak istiyorum.

Bizim değer verip seçtiğimiz kırsal kesimden başlayarak aza, muhtar, meclis üyesi, belediye başkanı veya büyükşehir belediye başkanı olan kişiler; bu makama geldikten sonra bizlere ve diğer canlılara nasıl değer veriyor?

Bulundukları makamda tarafsızca bir yönetim sergileyip herkese eşit muamelede bulunabiliyor mu? Sokak hayvanları için barınaklar, evsiz kişiler için sığınma yerleri, aç olanlar için aş evleri, sağlık sorunu olanlar için sağlık merkezleri açabiliyor mu? 

Kısacası; seçilmeden önce verdikleri sözleri ne kadar tutabiliyorlar ne kadar tarafsızlar ne kadar halk için, halk yararına bir hizmet için mücadele ediyorlar?

Park, bahçe yapmak, alt yapı sorunlarını gidermek zaten bunlar o göreve talip olanların çözmesi gereken asil işlerden. Önemli olan köyünün, beldesinin, ilçesinin, ilinin veya büyükşehrinin kalkınması için kalıcı ve gelir getirici bir işe başlamak, bitirmek ve halkın hizmetine sunmak değil midir?

Ama maalesef bu göreve gelenler; seçimlerden önce verdikleri sözleri unutup tüm yetkinin de kendilerinde olduğuna güvenerek başka bir ifadeyle koltuğun büyüsüne kapılarak halka hizmet yerine kendi eş, dost ve akrabalarına hizmet etmeyi tercih eder hale geliyorlar.

Bu söylediklerim, kesinlikle görevlerini en iyi şekilde yapan, hemen hemen geceli gündüzlü kendilerini görevine adayanlar için değil.

Girişte de bahsettiğim üzere; değer görmek, değer verilmek herkesin hakkıysa seçimle iş başına gelen bu aza, muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı veya büyükşehir belediye başkanı arkadaşların görevlerine daha sıkı sarılmaları, halka tarafsız bir biçimde hizmet etmelerini öneriyorum.

Unutmayalım; değer verirseniz değer görürsünüz,

Bir yazımın daha sonuna gelirken; siz değerli okurlarıma, sağlıklı ve mutlu günler dileyerek Allah'a emanet ediyorum.

Kalın sağlıcakla...