HEYECANLI OLUYOR Hakan Türksoy

HEYECANLI OLUYOR                           Hakan Türksoy

İnsan eliyle şekillendirilip boyutuna göre isimlendirilen ahşap parçalara boy sırasına göre kürdan, kibrit çöpü, çubuk, bakla kazığı, kazık ve direk diyoruz.

Kazıklı Voyvoda'dan kazığı, telefon direğinden direği, kibrit çöpünden çöpü biliyoruz.

Kazığın her türlüsüne zaten aşinayız ama bakla kazığı literatüre yeni girdiği için ne işe yaradığını henüz bilmiyoruz (!)

Bu parçaların atası ağaç oluyor. İnsan eliyle kesilen ağaç yontulup kereste oluyor.

Kereste yontuldukça şekil alıyor, yontulmazsa sonsuza kadar kereste kalıyor.

İnsan da böyle, iyi beslenirse sağlıklı büyüyor, üstüne birde iyi eğitim alırsa vatanına, milletine, insanlığa faydalı birey oluyor. İkisinden biri eksik olduğu zaman neler olduğunu görüyoruz. 

İyi beslenen, çağdaş eğitim alan ülke vatandaşlarını  kimse kandıramaz, kimse o ülkenin üzerine bomba yağdıramaz, yağdırdığı zaman misliyle kaşılığını alır.   

Kısacası beslenme ve eğitim çok önemli.

Bizim öğrenciler öğlen arasında hamur içinde hamur yerken, yani göz göre göre sağlıksız beslenirken, sebze ve deniz ürünleriyle beslenip, iyi eğitim alan Japonların tuzlu çubuk icat etmelerinin üzerinden 4 yıl geçti

Japonlar zayıf elektrik akımını kullanarak geliştirdikleri yemek çubuklarının ağıza tuz hissi vermesiyle günlük tuz alımını sınırlandırmayı hedeflemişler.

Aynı yöntem çatal ve kaşıklarda da kullanılırsa süper olur. Çünkü bizde herkes yüksek tansiyonla dolaşıyor. Her geçen gün artan stres bir yana tuzlu yemeği seviyoruz.

Yemeği tatmadan tuz atma alışkanlığımız var. Halbuki yüksek tansiyon bütün hastalıklara zemin hazırlıyor. Yüksek tansiyon kontrol altına alındığı zaman insan ömrü de uzayacak...

Uzun ömürlü insan sayısı arttıkça doğal olarak emekli sayısı da artacak(!)

Ülkemizdeki emekli sayısının iki katına çıktığını düşünün. Bu şartlar devam ettiği sürece bırakın zammı, bayram ikramiyesini, maaş bile hayal olur.

Kısacası bizim gibi ülkelere tuzlu çatal, kaşık falan gelmez, bakla kazığını getirirler.

Zaten biz Avrupalının çalışanının, emeklisinin yaşantısını televizyonlarda izleyip hayal kuruyor, ertesi gün Mutlu Kent Çay Bahçelerinde bisküviyi çaya banarken birbirimize anlatıp mutlu oluyoruz.

Avrupalının yaşantısını her televizyon göstermese de her gazete yazmasa da sorun değil.

Nasılsa herkesin yurt dışında helal süt emmiş birkaç akrabası ya da tanıdığı var.

Onlar anlatıyor biz dinliyoruz. Sonra "Almanya çok pahalı bir diş macunu 17 euro" diyenin hain olduğunu, İngiltere'de sağlık hizmetlerinin herkese ücretsiz olduğunu öğreniyoruz.

Son zamanda çok şey görüyor, öğreniyoruz. İyilik ve kötülüğü yakından izlemek heyecanlı oluyor.

Bu arada iyiliğin bir zirvesi olduğunu ne yazık ki kötülüğün dibinin olmadığını öğrendik..

Tarih bugünleri yazacak, torunlarımız okuyacak.