HUZUR İÇİNDE ÖLELİM Hakan Türksoy

HUZUR İÇİNDE ÖLELİM                                 Hakan Türksoy

Sağlık ocağında muayene 100, hastanede 200 lira olunca yeni yıl daha şimdiden eskisini aratmaya başladı.

“O da bir şey mi mutfak tüpü bin liraya koşuyor, ekmek 15 lira oldu bile ” dedi sağlık ocağında bekleyen emeklilerden biri.

Başka bir emekli otoyollara son beş yılda yüzde 600 zam gelmiş derken, kapıdan yeni giren birine “Başkomiserim hoş geldin” dedi.

Kapıdan içeri giren emekli Başkomiseri eski Eski Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir’e benzettim. Boy, poz, saçlar aynı. Fakat biri Orgeneral, biri Başkomiser.

Orgeneral, Genel Kurmay 2. Başkanlığına kadar yükselmiş. Polisin son durağı Başkomiserlik olmuş.

Şimdi ikisi de emekli. Bir emekli sağlık ocağına ne için gelir? İlaç yazdırmaya gelir.

Bizim emekli Başkomiserde tansiyon ve şeker ilaçlarını yazdırmaya gelmiş. 85 yaşındaki emekli Orgeneral de ilaçlarını ya sağlık ocağında ya da hastanede yazdırıyordur.

Demek istediğim; ister general, ister komiser ol her şeyin bir sonu var. Konumuzla alakası olmasa da hani derler ya bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, kimseye kalmaz. Gerçekten kimseye kalmıyor.

Emekli oluyorsun yaş gereği bir takım hastalıklar ortaya çıkıyor. İlaçlarla yaşamını sürdürüyorsun.

İstedikleri kadar “şimdiki emekliler bir başka oluyor” desinler. Sonuç olarak emeklisin.

O başka dedikleri emeklilerin başkalığı bedava çay peşinde koşmamalarından, ihtiyacı dışında toplu taşıma araçlarına binmemelerinden kaynaklanıyor. Ayrıca hemen hepsi hayatları boyunca en az 50 kitap okumuş, tiyatro, konser görmüş, bilgisayar kullanmasını bilen, tek başına bankamatikten para çekebilen emekliler. Bunları yazmak acı ama gerçek. Kısacası emekli var, emekli var.

Adam 20 yıllık emekli bankamatikten tek başına para çekemiyor. Hayatı boyunca hiç kitap okumamış. Gezegen isimlerini say diyorsun, Venüs, Anüs diyor. Kıbrıs’ın yerini bilmiyor.

Sonra Allah devletimize zeval vermesin, emekli maaşımdan memnunum diyor. Tabi ki Allah devletimize zeval vermesin.

Biz bizi idare eden hükümet ve siyasilerden zam istiyoruz. İsteğimiz para yoksulluk sınırını bir santim geçsin, ev kiralarını da kontrol altına alsınlar yeter. Emekli maaşından yüksek ev kirası mı olur?

Barınma sorunu dahil her şey ortadayken daha ne olması gerekiyor? Öyle Yunanlı emekliler gibi siyah havyar yiyelim, dünyayı gezelim demiyoruz.

Ayrıca artık biz dünyayı  kurtaramayız. O işi gençlere bırakalım. Doğrusu gençlerimizinde çok sorunu var.

En azından biz her şeyin farkındayız, kararsız değiliz, kime oy vereceğimizi biliyoruz.

İlaçlarımızı alalım, yaşımıza göre sağlıklı beslenelim, torunlarımızı doya doya sevelim,

Bu arada kredi ve kredi borçlarımızı ödeyebildiğimiz kadar ödeyelim. Yüce Rabbim de nasip ederse huzur içinde ölelim.